Moka’dan Bonbon’a, rotadan şaşmayan manevralar…

Kurduğum ‘Fintech’ şirketi Moka’nın ikinci yılını kutlarken, kısa süre önce bu alanda yeni bir girişime daha imza attım. Yıllar önce ‘Sürdürülebilirlik’ ve ‘Fintech’ (Financial Technology - Finansal Teknoloji) alanları olarak belirlediğim iki ana rotada ilerlerken gösterdiğim ‘kritik noktalarda yanlışta ısrar etmeme’ ve ‘doğru manevralarla durumu lehe çevirebilme’ reflekslerini muhtemelen içinde yetiştiğim geleneğe borçluyum.  

Küçüklüğümden beri babamla büyük bir adammışım gibi sohbet ederdim. Girişimci bir ailenin üçüncü kuşağı olunca ister istemez işlere aşinalığınız oluyor. Babam 5 yaşımızdan itibaren yarı resmî toplantılara, lise ve üniversitede ise her türlü toplantılara bizi dahil ederdi. Çocukken girdiğimiz toplantılarda biz de toplantı odasında kardeşim Baran’la birlikte takılıyorduk.


Annem ve babamla babamın ofisinde otururken...

 

Yine büyük adam gibi babamın ofisinde bir şeyler karıştırırken

 

Afacan Serhan babamın ofisinde eski Süzer Holding logosunun önünde otururken

 

O yaştaki çocukların bu görüşmeleri dinlemeleri mantıksız gelebilir, o sırada bana da öyle geliyordu aslında. Şimdi ise daha iyi anlıyorum. Birçok kavrama aşinalık kazanıyorsunuz, kulak dolgunluğunuz oluşuyor, bir takım refleksler geliştiriyorsunuz ve giderek her şeyi daha çabuk kavrayabiliyorsunuz. Bunlar dışında, bazı toplantılar ise bana özellikle ilginç ve keyifli geliyordu. Mesela 11-12 yaşlarındayken Bahçeşehir’in yapımının tasarlandığı sırada bir toplantıda babamın kurmaylarıyla birlikte kuracakları şehre sokak isimleri verdiklerini hatırlıyorum. İlk başta ‘konsept olarak ne isim verelim?’ diye tartışıp, çiçek isimlerinde karar kılınca bütün çiçek isimlerinin listesini çıkardılar. Sonrası çok zevkliydi; Gül Sokak’ın yanına orkideyi mi papatyayı mı koyalım gibi muhabbetler dönmüştü.

Yanlış hatırlamıyorsam ortaokul dönemlerimde babamı ofisinde ziyaret ettiğim bir gün, konuyu paradan açmıştım. Yanlış anlaşılmasın, parayla hiç ilgim yoktu. Sadece bir ödeme aracı olarak paranın insanlık tarihine Lidyalılar tarafından sokulduğunu okulda öğrenince konu bana çok ilginç gelmişti. Babama o dönemde şunu söylediğimi hatırlıyorum. Geçmişte paranın ‘altın sikke’lerden oluştuğunu bilmek bize bugün nasıl komik geliyorsa; ileride gelecek nesillerin bizim aramızda para türü olarak ‘kağıt’ alıp verdiğimizi bilmeleri de onlara çok komik gelecek. “Kesin, parayı simgeleyecek başka bir araç bulunur” demiştim.

Üniversite dönemimde ise sorumun cevabını bulmuştum. Dijital kırılma yaşanan 90’lı yıllarda okuduğumdan ve bütün yeni teknolojilere yakın olduğumdan giderek her şeyin dijitalleşeceğini görmem zor olmadı. Para da dijital bir öğeden başka bir şey değildi.

Köprünün altından çok sular aktı. Üniversite’yi bitirdikten sonra İtalyan sigorta şirketi Generali’nin Amerika merkezinde bir süre çalışıp Türkiye’ye döndüm. Askerliği yaptıktan sonra aile şirketinde Kentbank kazasıyla karşılaşarak kariyerime başladım. Detayları daha önce yazmıştım; http://www.serhansuzer.com/tr/15-yillik-is-hayatim-ve-gelecege-notlar linkinden okuyabilirsiniz.


Fintech aşkı başkadır!

Holding’te işler düzelmeye başladığı bir dönemde babamın bir arkadaşının oğlu 2007 senesinde babamın yönlendirmesiyle bize bir sunum yaptı. Okuduğu üniversitenin “kampüs kart” projesini bize sunan bu akıllı gencin projesi benim şahsen çok hoşuma gitti ve bir anda fintech aşkım depreşti.

Bu projeye kesinlikle girelim diye rapor verdim ancak son karar verici yönetim kurulumuz iş geliştirme projeleri arasında tartıştığımız bu proje konusunda ikna olmadı ve onu bize getirenlere ret cevabı verdik.

2011 yılının sonunda ‘Güneş Enerjisi’ alanında teknoloji geliştiren şirketimi kurduktan sonra başka bir işe yatırım yapmaya niyetim yoktu. 2013’te ise bu şirketi yabancı bir yatırımcıya satıp bu sefer sadece yenilenebilir enerji projelerine odaklanacak bir başka girişim daha başlattım ve şimdiki EkoRE firmasını kurdum. Bu dönemde sektör dışı yaptığım toplantılardan birinde beni Keiretsu Forum Genel Sekreteri Aslı Işınak Gözören ziyaret etti. Keiretsu Forum hakkında beni bilgilendirdi. Bir Melek Yatırımcı Ağı olan Keiretsu Forum özetle yatırım arayan, yeni kurulan (startup) veya yatırımın başlangıç aşamasında olan şirketlerle; bu şirketlere yatırım yapmak isteyen ve genelde azınlık hissesiyle yoluna devam eden veya belli bir süre sonra hisselerini daha yüksek bir değerle satıp çıkma niyetinde olan yatırımcıları buluşturan bir platform. Amerika’da başlayan Keiretsu Forum gibi bir melek ağı bugün dünyanın birçok yerinde yatırımcılarla yatırım arayanları buluşturuyor. Keiretsu Forum’da yatırım arayan firmalar genelde farklı profillerde girişimcilerin kurduğu teknoloji şirketleri oluyor.

Tüm bu özelliklere bakıldığında bana uyan bir platformdu. Biraz merakımdan biraz da Aslı Hanım’ın yaklaşımından dolayı girmek istedim. Aslı Hanım Kanada Türk’ü ve benim çok aşina olduğum bir kültürde ve profesyonellikte bu platformu yönetiyordu. Hiç aklımda yokken girmeye karar verdim.

2013 yılının Kasım ayında üye oldum ve Aralık ayında katıldığım ilk toplantının ilk sunumunda karşıma Moka projesi çıktı. İlk defa üye olduğum böyle bir platformda karşıma ilk olarak bir fintech projesi çıkması güzel bir tesadüftü. Diğer projeleri de dinledim ancak hiç ilgimi çekmediler. Önüme konan forma, Moka’nın girişimcileri Seyfi Erol ve Levent İlhaner ile görüşmek istediğimi belirten bir not yazdım.

Sonrasında Ocak ayından itibaren Moka girişimcileriyle görüşmeye başladık. Levent Bey ve Seyfi Bey aynı zamanda Amerikadaniste.com’un kurucuları. Moka’nın software’ini kendi şirketlerinde geliştirmişlerdi. Gördüğüm kadarıyla iş planı ve fizibilitede problemler vardı. İşin teknik, hukuki ve finansal incelemesi için farklı danışmanlarla çalıştım.


Çatalburunla gelen karar

Tam o dönemde yatırım yapıp yapmamaya karar verme aşamasındayken, bir hafta sonu Antalya’daki 10 km’lik Runtalya koşusuna katıldım. Bu koşu ile ilgili geçmişte bir yazı yazmıştım. Koşu ile ilgili yazımı http://serhansuzer.com/tr/runtalya-bir-kosunun-anatomisi linkinden bulabilirsiniz. Koşudan bir gün önce Antalya’da kaldığımız otelin lobisinde vakit geçirirken birden çok sevimli bir köpek oturduğum kanepenin üzerine sıçradı ve kucağıma yattı. Kendini sevdirmek istiyordu. Ben de onu bayıla bayıla sevdim. Bir anda aramızda acayip güzel bir bağ kuruldu. 3 dakikalık sevgi paylaşımından sonra köpeğin sahibi geldi. Ondan sonra aramızda şöyle bir diyalog geçti:

   — (Önce köpeğe seslenerek) Mokaaaaaa, neredesin? Deminden beri seni arıyorum.
   —  Köpeğin ismi Moka mı?
   —  Evet, Moka.
   —  Neden Moka?
   —  Rengi kahverengi de o yüzden. Moka da bizim en sevdiğimiz kahve türü.

O hafta sonu kafamı en çok meşgul eden Moka’ya yatırım yapmalı mı yapmamalı mı sorusunun cevabını bulmuştum. Batıl inançlarım yoktur ancak bazı rastlantıların sadece rastlantı olmadığını düşünenlerdenim. O yüzden Moka’ya yatırım yapmaya karar verdim. Sonra konuşmamız devam etti.

  • Köpeğiniz çok tatlı, maşallah. Bayıldım.
  • Teşekkürler. Esasında bu av köpeğidir. Hayret, çok şaşırdım. Moka insanlara çok yaklaşan bir köpek değildir. Benim kocam dışında kimseye böyle bir ilgi göstermez hatta hırlar, havlar.
  • Hiç öyle bir köpeğe benzemiyor. Enerjisi yüksek olmasından anlamıştım av köpeği olduğunu. Cinsi nedir Moka’nın?
  • Çatalburun
  • Çatalburun mu? Böyle bir cins mi var? Kökeni hangi ülkeden?
  • Evet var. Esasında bu tam bir Türk köpeği. Kökeni Mersin civarlarından. Herkes Sivas Kangal’ı bilir ancak Türkiye’ye ait çok başka ve güzel cins köpeklerimiz var.
  • Valla ben de bayıldım bu cinse.
  • O da size bayıldı. Baksanıza kucağınızdan kalkmıyor. Valla kocam burada olsa Moka’yı kıskanır.
  • Moka dişi mi?
  • Evet.
  • Onun bol bol dışarıda dolaşmaya ihtiyacı olur.
  • Evet, az evvel yürüyüşten geldik. Bir ara onu kaybettim, lobinin balkon bölümünden sizin yanınıza gelmiş.
  • Ben memnunum hayatımdan.

Bunları konuştuğumuz sırada arkadaşım geldi yanımıza. O da koltuğa oturunca Moka bir güzel havladı. Tam bir köpeksever olan arkadaşım tebessümle karşılık verdi. Moka kızmıştı, onu koltuktan uzaklaştırmak için havlamaya devam etti. Bu sırada bir de kadının kocası geldi.

“Seni yaramaz seni, ne yapıyorsun burada” diyerek Moka’yı yanına çağırdı. Moka’da tık yok. Hala kucağımda yatıyor. Adam aynen kadının söylediği gibi ters ters baktı ve eşine “şunu bahçeye getir” dedi. Ardından kadın bana “Moka’dan sıkılınca biz orada oturuyor olacağız, getirirsiniz” dedi. Teyitleştikten sonra Moka ile birlikte çayımı içmeye devam ettim. Bir süre sonra da kadının gösterdiği yere Moka’yı çıkardım.



Moka ile güzel vakit geçirirken

 

Köpeğin sahibi olan karı-koca’nın otelin de sahibi olduklarını garson bana iletiverdi. Pazar günü başarılı bir yarıştan sonra İstanbul’a kararımı vermiş bir şekilde döndüm.

 

Moka ile startup

İstanbul’da o hafta görüşmeleri hızlandırdım. Sonraki haftalarda bütün detayları konuştuk, pazarlık ettik. İstediğimiz değişiklikleri yaptılar, tüm konuları sonuçlandırdık ve 14 Ağustos 2014 tarihinde şirketi kurduk. Böylelikle Ocak 2014’te başlayan süreci teknik, finansal ve hukuki incelemeleri tamamladıktan, iş planında anlaştıktan ve idari konuları sonuçlandırdıktan sonra tamamlamış olduk. Moka Ödeme Kurulu A.Ş.’yi sıfırdan kurduk, ortaklarımın hazırladıkları yazılımı da tüm haklarıyla şirketin içine koyduk. Böylelikle bir startup şirketi olarak Moka faaliyete geçti.

 

Moka kuruluş evraklarını imzalarken. Oturanlar soldan sağa: Moka'nın kurucularından Seyfi Erol, avukatımız Yasemin Mürsaloğlu, ben, Moka'nın diğer kurucusu Levent İlhaner. Ayaktakiler soldan sağa: Seyfi ve Levent Bey'lerin hukuk bürosu Başpınar & Partners Law'un avukatı Aytuğ Büyükatak, Mali Müşavirimiz Alper Gerdenari, beni temsil eden Ünsal Hukuk Bürosu partneri Burçak Ünsal, Başpınar & Partners partneri Kaan Gök, Seyfi ve Levent Bey'lerin mali danışmanı Kunter Barlak.

 

Bu arada bilginiz olsun diye yazayım. Moka; kulağa lezzetli bir kahve türü gibi gelse de MoKa ismi bizim için “mobil kart” veya “mobil kasa” kelimelerinin kısaltılmışı. Sonuçta akılda kalan güzel bir isim koymuş olduk. Sonrasında www.moka.com adresini de aldık, iyi oldu.  

 

Genel müdür arayışlarımız sonucunda ilk genel müdür olarak İlker Uzkan’ı atadık. İlker Bey bize referansla gelmişti. Fintech konusunda Türkiye’de önemli uzmanlardan biriydi. Almanya’da büyümüş ve İngiltere’de kariyer yapmış biri olarak kendi sektöründe birçok önemli işe imza atmıştı. Kariyerinde Sony ve Amazon’da dijital platform ve iş geliştirme konularında tecrübe edinmiş, Amazon Almanya kurucu ekibinde yer almıştı. Sonrasında ajans tarafına geçip Berlin ve Londra’da uzun süre aralarında Yahoo, Microsoft, BBC ve BMW gibi dev markaların olduğu uluslararası şirketlere inovasyon stratejileri geliştirilmesi ve mobil projeler üzerine çalışmış. Yeni nesil Finansal Hizmetlerin geliştirilmesi üzerine uzmanlaşmış, Visa, Turkcell, O2 Telefonica, Softcard mobil cüzdan projelerinin gerçekleşmesinde önemli görevler üstlenmiş. 2014 senesinin Eylül ayında aramıza katıldı.

Ofis yeri olarak da birçok yer gezdik, sonunda özellikle İlker Bey’in de telkinleriyle Karaköy’deki Alarko İş Merkezinde karar kıldık. Eski ve güzel bir binada yüksek tavan, açık ofis bize uymuştu. Biz girdikten birkaç ay sonra aşağıdaki restoran yeri de tutulmuştu. Herkesin keyif aldığı bir mekân olan Mitte’nin hemen üzerinde yer alan ofisimizde çalışırken onların restoran için yaptıkları inşaat, hemen üzerinde bulunan bizi rahatsız etmesi bir yana, bütün binayı sallıyordu. Defalarca uyardığımız halde mesai saatleri içinde çalışıyorlardı. 3-5 ay sabrettik. Sonunda Mitte İstanbulluların beğenisine açıldı. Şahsen onlara kızdığım için orada hiç yemek yemedim, ta ki geçenlerde yakın lise arkadaşlarım beni oraya davet edene kadar.


Yenilikler ve kapalılık

Yaptığımız ilk ciddi pazarlama faaliyeti Perakende Günleri’ne katılmak oldu. Perakende sektörünün kalbinin attığı bir ortamda, sektöre emek veren yüzlerce profesyonelin önünde gerçekleşen İlker Bey’in yaptığı sunumda dükkan içi ve dışında cep telefonlarına ‘push notification’ ile promosyonları iletebileceklerini, müşterileri tarafından ödemelerin sıraya girmeden bizim app aracılığıyla kolaylıkla yapılabileceğini ve sektöre yönelik daha birçok yeniliği tanıttık.

Tüm çabalarımıza rağmen perakendeye özel hazırladığımız yazılım ve yapmak istediklerimiz sonuç vermedi. Perakende sektörüne uzun yıllar hizmet veren biri olarak sektörü iyi tanıyordum. Esas sorun, hem sektörün Türkiye’de bu tip yeniliklere açık olmaması, hem de kullanıcıların da psikolojik olarak bir app üzerinden ödeme kullanmaya hazır olmamalarıydı. Bunu fark etmem çok uzun sürmedi.

Bunun üzerine bir de yönetimsel problemler eklenince sıkıntılar devam etti. İlker Bey sektörü çok iyi biliyordu. Bütün detaylara hakimdi. Her şeyden öte iyi bir karaktere sahip, dürüst bir insandı. Ancak ülkeye adaptasyon konusunda sıkıntıları vardı, özellikle Türkiye’deki profesyonelleri yönetme anlamında sorunlar yaşıyordu.

Biz de bunun üzerine yeni bir genel müdür arayışına girdik. Mülakatlar sonucunda Selim Güsar ikinci genel müdür olarak işe başladı. Selim Bey, uzun ve başarılı banka kariyerinden sonra sektörde önemli kurumlardan biri olan ve Türkiye’nin en önemli bankalarının ortağı olduğu BKM (Bankalararası Kart Merkezi), pazarlamadan ve fraud’dan (sahtekarlık) sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yapmış deneyimli bir yöneticiydi. Aradığımız yöneticilik niteliklerine sahip Selim Bey ekibi toparladı. Bu süreçte ilk genel müdür İlker Bey’i de kaybetmedik. Onun uluslararası tecrübesi şahsen benim için önemliydi çünkü faaliyet gösterdiğim fintech ve yenilenebilir enerji alanlarında benim global bir marka yaratma gibi bir ana hedefim vardı. Onun için kendisiyle konuştuk, sağ olsun bizde kaldı ve hala yönetim kurulu üyesi olarak Moka’da devam ediyor. Ancak temeldeki sorun bizim iş modelimizdi.

Bu dönemde değer verdiğim biriyle sohbet ederken yaptığım fintech işini anlatıyordum. Fintech’in kolay bir iş olmadığını ve birçok fintech firmasının zarar ettiğini söylüyordum. Bizim de sıkıntılarımız olduğunu ancak bunları bir şekilde atlatacağımızı dile getirdim. O da bana “Herkesin zarar ettiği bir işte sen nasıl para kazanacaksın?” diye sordu. Tabii bu soru içime oturdu. Bozulduğumu belli etmeden ani bir reaksiyonla “Herkes zarar edebilir ancak ben bu işi kâra geçireceğim, hatta daha da ötesi uluslararası bir iş haline getireceğim, görürsün” dedim.


Hem kararlı hem esnek olabilmek

Selim Bey ile çalıştığımız ilk aylarda bir cumartesi günü Nişantaşı Juno’da ortaklarla çok kritik bir toplantı yaptık. Bu toplantıda ben, Seyfi Bey ve Levent Bey’e şunu söyledim: “Fintech deniz derya bir sektör. Bir sürü alt kırılımları var. Sektörün hazır olmadığı bir konuda ısrar edip para kaybedemeyiz. Ya bu işten vazgeçeceğiz, ya da kendimize fintech içerisinde başka bir odak alanı bulup yolumuza farklı bir yönden devam edeceğiz. Benim pozisyonum ise ne olursa olsun bu sektöre yatırım yapmaya devam etmek.”

Farklı iş modellerini konuştuk. Bir ara Seyfi Bey, ‘bir fatura ödeme şirketi şöyle hareket etmiş’ gibi bir cümle sarf edince, ben de bir refleksle fatura ödeme işinin detaylarını bilip bilmediğini sordum. Bilmediğini, ama bir bilene sorabileceğimiz söyledi ve PwC’den tanıdığı bir profesyoneli aradı. Hoparlörü açtı. Aklımdaki soruları sordum. Konuşma bittiğinde ikna olmuştum. Her iki ortağa “Bu işe girelim” dedim. Onlar da hemfikirdi.

Modelimizi revize ettik, bambaşka bir iş modeli olan geleneksel fatura ödeme işine hazırlık yapmaya başladık. Fatura ödeme için yazılımı başka bir firmadan satın aldık ve bütün gerekli hazırlıkların ardından sektöre hızlı bir giriş yaptık. En temel modelle işe başladık. Bir anda hızlı bir şekilde bayi ağını kurduk. 1,5 sene içerisinde 5.000 bayimiz oldu. Anadolu’nun farklı yerlerinde bayilerimiz aracılığıyla fatura ödeme hizmetini sunuyorduk.

Bu bayi ağının üzerine kontör satışı da ekledik. Bir de farklı tahsilat ihtiyaçlarını karşılayabileceğimizi keşfettik. Sanal POS hizmetini de sunmaya başladık. Farklı kurum ve kuruluşlar bizim Sanal POS hizmetimiz sayesinde ödemelerini gerçekleştirmeye başladılar.

Bu arada BDDK’dan ‘Ödeme Kuruluşu’ lisansımızı da aldık. Böylelikle taşlar yerine oturmuş oldu.

Sanal POS’un dışında farklı kuruluşların ve iş modellerinin ödeme aracı olarak konumlanmaya devam ettik. Bu konuda birçok farklı sektöre eğildik ve onların sorunlarına derman olacak hızlı şekilde teknolojik çözümler sunmaya devam ettik.

Bugün geldiğimiz noktada tüm sektörel sorunlarına rağmen Moka, gelirleri hızla artıran, ekibi oturmuş ve gelecek vadeden bir şirket haline geldi. 

 

İkinci yılı kutlarken

 

Bense genel görüşüm doğrultusunda kendime iki alan belirledim. Bunlardan birincisi sürdürülebilirlik. Bu alanda işe yenilenebilir enerjiyle başladım. Yenilenebilir enerji kapsamındaki kariyerime önce Güneş Enerjisiyle başladım, Rüzgar Enerjisini ise 3 sene sonra ekledik. Güneş ve rüzgar konusunda istediğimiz yere geldikten sonra Biyogaz projelerine de ağırlık vereceğiz. 

Kendime seçtiğim diğer alan ise fintech. Yukarıda aktardığım gibi Fintech’te yola Moka’yla koyulduk. Moka’da Fatura Ödeme, Kontör, Sanal POS ve farklı sektörler için geliştirdiğimiz ödeme çözümleriyle yolumuza devam ediyoruz.


Tadından yenmeyen teknolojik çözümler!

Moka’nın ikinci senesini bu hafta doldurduk. Az önce belirttiğim sektörel vizyonuma uygun olarak geçen hafta bir şirket daha kurdum.

Moka ismini Seyfi Bey ile Levent Bey koymuştu. Ben de tadı hoşuma giden isimleri koymaya devam ettim. Yeni kurulan şirketin ismi Bonbon, resmi adıyla, Bonbon Teknoloji A.Ş., yeni nesil bir teknoloji şirketi olarak, bilişim sektörü odaklı birçok alanda IoT ile entegre yenilikçi mobil teknolojiler geliştirme hedefiyle kuruldu. Bonbon Teknoloji'nin özellikle perakende sektörüne yönelik geliştirdiği inovatif çözümlerle, KOBİ ve işletmelerin temel sorunlarını uçtan uca adresleyerek, ticareti basitleştirmekte ve bambaşka bir boyuta taşımakta. Bonbon'un geliştirdiği ürünler ile toplanan veri, gelişmiş yapay zeka algoritmaları ile birlikte en verimli şekilde işlenmekte ve işyerlerini kârlarını maksimize edecek şekilde yönlendirmekte.

Bonbon'un birbirini tamamlayan iki çözümünden KOBİ yönetim sistemi, satıştan müşteri yönetimine, stok takibinden, raporlamaya kadar birçok farklı süreci entegre ederek KOBİ’lerin hizmetine sunuyor. Mobilin gücü ve getirdiği pek çok avantaj ile birlikte, bir işyerinin ihtiyacı olan tüm çözümler, bir mobil uygulama içerisinde iş yeri sahiplerine sunuluyor ve yöneticilerin farkında bile olmadığı problemlere de çözüm getirerek, anlık yönlendirmeler ile satışları artırıyor.


 

Bonbon'un patent sürecinde olan WiFi Analytics, “anlık lokasyon datasına wi-fi ile ulaşan özel data analiz çözümü” uzun yıllar çözüm bekleyen ve bu kapsamda pek çok teknolojiyi de eskiten temel bir problemi adreslemektedir.  Bonbon'un geliştirdiği teknoloji ile müşterilerin, satış noktalarındaki davranışlarının analizinin, lokasyon bazlı, uygulama ihtiyacı, bluetooth, wi-fi bağlantısı ve mobil uygulama ihtiyacı olmaksızın yapılmasını sağlamaktadır. Çözüm, müşteri davranışlarına odaklanarak, satışlara yönelik anlık, lokasyona ve profile dayalı gerçek analizlere odaklanmaktadır. Bu bağlamda veriyi toplama, işleme ve anlamlı raporlar üretmesi sebebiyle ‘Nesnelerin İnterneti’ kavramının temelleri üzerine oturmaktadır.

Bu kez perakende sektöründe gerekli atılımı yapabileceğimizi düşünüyorum. Moka, birey ve kurum odaklı çözümlerle ilerlerken Bonbon da perakende tarafında farklılık yaratan teknolojilerle yoluna devam edecek.

İleride Bonbon’la ilgili bir yazı da yazacağım. Şimdiden yeni web sitesinin linkini sizlerle paylaşayım: www.bonbon.tech. Bonbon Tech hayırlı ve uğurlu olsun.

Önceki yazılarımda da belirttiğim gibi son yaşadığımız darbe girişiminden sonra yatırımlarımda vites artırmaya karar verdim. Bonbon Tech de bunun ilk meyvesi. İçinde bulunduğum sektörlerde yatırımları hızlandırıyorum. Bugünlerde yaşadığımız tüm zorluklara rağmen bütün iş adamlarına ve girişimcilere de aynı tavsiyede bulunuyorum. Hep birlikte memlekete sahip çıkalım.          

Bir de içinde bulunduğum sektörlerde insanlığa hizmet adına teknolojilerin gelişmesi için elimden geleni yapmaya devam edeceğim. Farklı teknolojileri geliştirme tutkusu içimde yanıp tutuşmaya devam ediyor. Bunun sonuçlarını ileride göreceğiz.

Bir sonraki yazıda görüşmek dileğiyle…

İlginizi Çekebilir
Yorumlar ( 0 )
Bu yazı hakkında ilk yorumu siz yapın...
Yorumlarınız için